top of page

[TR] Sabah röportajı


  • Hikayeniz 2011 yılında Boğaziçi Üniversitesi’ndeki ‘Kitap Ayracı Projesi’ ile başlıyor. Peki sonra ne oluyor da işler sizin de tahmininizin çok ötesinde büyüyor? Bu bir nevi mucizevi süreci biraz anlatır mısınız?

Sabah Gazetesi'nde yayımlanmıştır. 16.08.2017

Kitap Ayracı Projesi’ni başlatmamızdaki en temel motivasyonumuz bir ihtiyacı karşılamak üzere güzel bir şey yapmak, bir acıyı dindirmek idi. O dönemde Afrika’da yoğun bir şekilde katarakt ameliyatları çalışmaları yapılıyordu. Biz de üç hastanın ameliyat masraflarını üstlenmeye ve bunun için bir fon kaynağı oluşturmaya karar verdik. Harçlığımızdan bir miktarı transfer etmek değil, kendi emeğimizi ortaya koymak istedik ve ‘elimizden ne gelir’ diye düşünmeye başladık. Oda arkadaşım Meryem Akbaş’la tasarım ve çizim işlerini seviyorduk. Bu sebeple ilk etapta arkadaş çevremizde tanıtımını yapmak üzere 80 tane orijinal kitap ayracı çizdik ve tasarladık. Ayraçlarımız çok beğenildi, ilk gün tamamı tükendi ve hedefimize ulaşmış olduk. İnsanların çağrımıza teveccühü ve daha fazla iyiliğe aracı olabilme ihtimalimiz bizde büyük bir heyecan uyandırdı ve hemen yeni ayraçlar tasarladık. Onlar da birkaç güne kalmadan bitti ve projemiz ürünler vasıtasıyla elden ele onlarca üniversiteye yayıldı. Önce bir web sayfası ve Türkçe ve İngilizce sosyal medya hesabı açtık. Projemizi detaylandırıp bir kimlik inşa ettik, bize gelen talepleri değerlendirip not defteri, rozet, anahtarlık gibi yeni ürünler hazırladık. Her hafta yoğun bir şekilde Türkiye’nin onlarca şehrine yüzlerce kargo gönderdik. Bu arada işin çizim, piyasa araştırması, matbaa baskısı gibi aşamalardaki teknik detaylarını araştırıp öğrendik ve ürünlerimizin kalitesini artırdık. Bunu kermesler, stantlar ve seminerler takip etti. Çok kısa bir süre içerisinde 21 katarakt hastasının ameliyat masraflarını çıkardık ve sonrasında yetimhaneler inşa ettirecek büyük bir bütçeye ulaştık.

Bu denli iş trafiğine, karşılaştığımız her türlü aksiliğe ve diğer yandan okul yoğunluğumuza rağmen yılmadan çalışmaya devam ettik ve karşılığını müthiş bir bereketle birlikte aldık elhamdülillah. Geriye dönüp baktığımızda tecrübe ettiklerimizi ‘olağanüstü’ şeyler olarak tanımlamıyoruz. Yaptıklarımızın aklı başında her öğrencinin başlatıp yönetebileceği bir süreç olduğuna inanıyoruz. Biz sadece sahip olduğumuz zamanı, yeteneği, imkânı ve sosyal medyayı; iyiliğe ve güzelliğe vesile kılmanın yollarını aradık ve bulduğumuz sonuçları uyguladık.

  • Niçin katarakt hastalarını tedavisi için böyle bir girişimde bulundunuz? Sosyal sorumluluk projelerinin kapsamına baktığımız zaman pek rastlamadığımız bir durum çünkü bu.

Katarakt ameliyatlarının öncesinde 2010 yılında Pakistan’ı vuran büyük sel felaketinde ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırmak için çeşitli ürünler üretip okul önünde açtığımız kermeste satışını yapmıştık. O dönemlerde içimizde daha düzenli, devamlı ve organize bir iyilik yapmak ve onunla meşgul olmak hep vardı ama çevremizde destek verebileceğimiz bu tarz bir öğrenci çalışması mevcut değildi. O yüzden biz sıfırdan bir proje hazırlamaya karar verdik ve bizi derinden etkileyen ilk çağrıya ses verelim istedik. O da “Siz Görürseniz Onlar da Görecek” sloganıyla yapılan katarakt ameliyatlarıydı. “Mademki basit bir ameliyatla bir insan ışığa kavuşuyor, mademki bu bilgi bizim gözümüze ve gönlümüze ulaştı; öyleyse ona en güzel şekilde karşılık vermek görevimizdir.” dedik ve Kitap Ayracı Projesi’ni bu çerçevede başlatmış olduk.

  • Kitap Ayracı Projesi’nin hangi aşamasında “evet, bu beklediğimizden daha ileri bir noktaya gidiyor” deyip yetimlere sahip çıkalım misyonunu benimsemeye başladınız?

Kitap Ayracı Projesi’nin üçüncü haftasında ürünlerden elde ettiğimiz bağışlarda tatmin edici bir düzeye ulaşmıştık. Projemizi gücümüzün yettiği yere kadar devam ettirmeye niyetliydik ve öğrenciler eliyle yürüyen ve onlara hitap eden ürünler üretiyor olmamız, daha büyük bütçeli ve kalıcı bir projeye imza atabilmemizdeki en önemli faktördü. İHH’dan Zeliha Kaya ablamızın teklifiyle Malavi’de 130.000 TL değerinde bir yetimhane inşa ettirmeye karar verdik. İlk etapta bu denli bir miktar bizi ürkütse de sınırlarımızı zorlayacak ve bizi sürekliliği olan bir iyiliğe teşvik edecek olmasından dolayı heyecanla projeyi üstlendik. İlk yetimhane projemiz, bize yepyeni kapılar da araladı. İnsani yardımın farklı boyutlarını gördük, Afrika insanını yakından tanıdık, yetim çocukların karşılaştığı zorluklara şahit olduk, binlerce hayata dokunduk, ’daha fazla ne yapılmalı, ne yapabiliriz’ üzerine gündemimiz değişti, sabahlara değin süren yüzlerce verimli toplantıyı geride bıraktık, zamanımızı daha kıymetli işler için değerlendirdik, insan olduğumuzu hatırladık ve daha nice güzel şeyi yakinen tecrübe ettik. 2014 Şubat’ında da yetim ve ihtiyaç sahibi çocukları merkeze alan İyilikhane Derneğimizi kurduk.

  • Afrika’ya açılma fikri nasıl ortaya çıktı? Yetimhane yapılacak ülkeleri nasıl seçtiniz, nasıl bağlantılar kurdunuz?

Zihnimizde özellikle Afrika olsun diye bir kriter yoktu. Biz projemizin gidişatına bakarak sadece kalıcı bir eser ortaya koymaya niyetlendik. Yetim çocuklar, yeryüzünde yaşanan savaşlardan, kıtlıktan, afetlerden en çok etkilenen kesim olduğundan, onlar için çalışmalar yapmak istedik. O günlerde Afrika’nın en fakir ülkelerinden biri olan Malavi’de İHH’nın fizibilite çalışmasını yapmış olduğu hazır bir proje var olduğu için vakit kaybetmeden onu üstlenmeye karar verdik. Sonrasında 2012’de Tayland’ın güneyindeki mazlum topraklarda, Patani’de, İHH ve partneriyle büyük bir okul inşa ettirdik. Ve şu anda Bangladesh Islamic Aid ve İHH ile birlikte Bangladeş’te yapılan İyilikhane Yetimhanesi’nin yakında açılışını yapacak olmamızın heyecanını duyuyoruz. Projelerimizi hayata geçireceğimiz ülkeleri seçerken bölgedeki ihtiyacın aciliyetine, partner kurumun güvenilirliğine, bölgedeki istikrara, projenin sürdürülebilir ve şeffaf olmasına ve dosyadaki teknik detaylara dikkat ediyoruz.

  • Yetimhaneler yapıldıktan sonra Malavi veya Patani’ye gittiniz mi? Gittiyseniz orada karşılaştıklarınıza dair neler söylemek istersiniz?

Malavi Yetimhanesi ve Patani Okulu’nun açılışını yapmak üzere iki bölgeye de gitme şansım oldu. Yıllar süren ve zaman zaman bizi pes etme noktasına getiren yoğun çalışmaların ardından, verilen emeğin meyvelerini görmek çok güzel bir motivasyon oldu. Her seyahatin ardından ‘Evet, sıradaki projemiz hangisi olacak?’ diyerek döndüm. Tabi bize emanet edilen her kuruşun, alınan her ayracın bu topraklarda nerelere dokunduğunu görmek aynı zamanda ekstra sorumluluklar da yükledi omuzlarımıza. Her şahitlik, bir sorumlulukla beraber geliyor. Üzerine giyecek ikinci bir elbisesi olmayan çocuklardan, hastalıktan karınları şişmiş bebeklere; yiyecek bir yemeği olmadığı için ağaç yapraklarını yiyen insanlardan, anne babası çetelerce gözleri önünde katledilmiş yetimlere kadar pek çok hikâye dinledik. Raporlarda okuduğumuz ‘istatistikler’, kanlı canlı karşımızdaydı; muhatabımızdı, kardeşimizdi. Nice insanla kucaklaştık, “İnşallah bir dahaki sefere cennette karşılaşırız.” diye dualar aldık. Dünyada mazlum bir insanın, bilhassa çocukların dilinden dökülen dua ve yüzlerinde oluşan tebessüm kadar kıymetli çok az şeyin olduğunu düşünüyorum.

  • Sitenizi incelediğimde fark ettim ki yönetim kurulunuz tamamen kadınlardan oluşuyor gibi. Bu bilinçli mi, tesadüfi bir durum mu? İyilikhane’nin genel yapısı için de bir kadın egemenliğinden bahsedebilir miyiz?

Projemizin ilk günlerinden beri çalışmalarımız çoğunlukla kadınlar eliyle yürüyor. Şu anda İyilikhane’de 2481 gönüllümüzün sadece 373’ü erkek. Pek çok sivil toplum kuruluşunda da benzer bir tabloyu görebiliyoruz. Bu oran haliyle yönetim kuruluna da yansıyor. Yönetim kurulumuzdaki eski ve yeni tüm üyelerimiz, iyi niyetlerle başlamış çalışmalarımızı aynı hassasiyetle devam ettirmek için elinden geleni yaptı ve yapmaya devam ediyor. Farklı yoğunluklardan ötürü veya başka bir şehre taşınmaktan dolayı kuruldaki görevini yapamayacağı için yerini başka bir kişiye bırakmaktan çekinmeyen ve gönüllü bir şekilde çalışmalara devam eden erkek ve kadın yol arkadaşlarımız var. Allah hepsinden razı olsun.

  • İyilikhane şu anda Türkiye’de ve dünya genelinde ne kadar etkin? Şimdiye kadar kaç yetimin hayatına değmeyi başardınız?

İlk kalıcı eserimiz olan Malavi Yetimhanesi’yle 46 çocuğun hayatına dokunduk. Patani Okulumuz ise 360 çocuğa hizmet ediyor. İlk mezunlarını bu yıl verdi çok şükür. Bangladeş'te yakın bir zamanda açılacak olan yetimhanemiz ise büyük bir külliyenin içerisine yapılıyor ve inşallah 170 çocuğa güzel bir çatı olacak. Bu 3 bölge dışında Ortadoğu, Balkanlar, Afrika ve Güneydoğu Asya'da 27 ülkede ve Türkiye'de yetim sponsorluk halkaları çalışmamızı yürütüyoruz. Farklı miktarlarda bağış yapan 500'e yakın hayırseverle iyilik halkaları kuruyor ve her ay düzenli olarak 270 yetim çocuğun eğitim, barınma, sağlık, gıda ihtiyaçlarına destek oluyoruz. Bunlar dışında İstanbul'da şimdiye kadar yaklaşık olarak 2500 çocuğa gıda desteğinde bulunduk. 2400 çocuğa bayramlık, 410 çocuğa kırtasiye seti hediye ettik. Suriye’de ise 1000'i aşkın çocuğa acil yardım ulaştırdık.

Bangladeş Yetimhanesi'ni hizmete açtıktan sonra yurt içi çalışmalarımızı merkeze almaya niyetliyiz. Çocukların sadece maddi ihtiyaçlarına değil, psiko-sosyal ihtiyaçlarına da karşılık vermeyi, onlara daha uzun süreli ve daha nitelikli destek olabilmeyi ve bu alanda AR-GE çalışmaları yapmayı amaçlıyoruz.

  • Mart ayında Uluslararası İyilik Ödülleri kapsamında cumhurbaşkanının katıldığı törende siz de ödül aldınız. Böyle bir ödül bekliyor muydunuz ve törenin atmosferi genel olarak nasıldı, paylaşabilir misiniz?

Türkiye Diyanet Vakfı’nın Uluslararası İyilik Ödülleri programını iki yıldır takdirle takip ediyor ve acaba bu yıl nasıl çalışmaları tanıyacağız diye merakla bekliyordum. Kitap Ayracı Projesi’nin böyle zarif bir ödüle layık görülmesi, yaptığımız çalışmaların kalplerde karşılık bulması, sevilmesi, desteklenmesi ve de böyle güzel bir programla sesimizin daha geniş bir kitleye ulaşacak olması elbette bizi çok memnun etti. Bu program vasıtasıyla tanıştığım diğer ödül sahiplerinin çok nadide insanlar olduğuna inanıyorum. Organizatörlerin nasıl hassasiyetle çalışıp iyiliklerin sıhhatine ve şeffaflığına dair araştırma yaptıklarına bizzat şahit oldum. Görkemli bir törenle onore edilen ödül sahiplerinden Hafize Etleç teyzenin duygulanarak “Biz ödül almak için iyilik yapmadık ki. Takdiri de teşekkürü de sadece Allah’tan bekliyorduk.” demesi hissiyatımızın bir özeti gibiydi. Elbette ödüller sembolikti ve program, iyiliğin yayılması ve umutların yeşermesi için güzel bir vesileydi.

  • Gönüllülerinizden ve yardım ettiğiniz kişilerden şimdiye kadar aldığınız unutamadığınız dönüşler oldu mu?

Çok fazla oldu. Telefonla arayıp ağlayarak ‘Bana çok güzel ilham oldunuz’ diye dua eden bir abla, kermese gelip ‘Verebileceğim tek şeyim bu’ deyip alyansını uzatan bir genç kız, Whatsapp gruplarını açık artırma usulü harekete geçirip sabaha kadar yetimhanemize bağış toplayan bir teyze, ödev olarak Kitap Ayracı Projesi’ni hikayeleştirip sınıf arkadaşlarına anlatarak iyilik çağrısında bulunan bir çocuk, sadece yetimlerle vakit geçirmek için sabah erkenden Bursa’dan İstanbul’a gelen bir bey; ilk aklıma gelenler. Ne de güzeller…

Malavi Yetimhanesinin açılış töreninde yanıma gelip “Senin arkadaşın olmak istiyorum” diyen, Patani Okulunda cennette buluşma sözü veren çocuklarımız, İstanbul’daki bayramlık etkinliğimizde mağazada kıyafetini seçtikten sonra koşup defalarca gönüllümüze sarılarak teşekkür eden minik kızımız, Çocuk İftarı programımızda “Ben çocuklarımın bu kadar mutlu olup eğlenebilecekleri böyle güzel bir günü hayal dahi edemezdim, siz yaşamasına vesile oldunuz” diyen bir yetim annemiz… Çok güzel hatıralar biriktirdik elhamdülillah.

  • İyilikhane’nin projelerinden de biraz bahseder misiniz, kitap ayracından bu yana bağış yapmak isteyenlere ne gibi alternatifler sunuluyor?

İyilikhane’de Bangladeş Yetimhanesi için Kitap Ayracı Projesi zamanında olduğu gibi ürünler üretip bağışçılarla buluşturmaya devam ediyoruz. Web sayfamız www.iyilikhane.org.tr’de İyilik Heybesi bölümünde yüzlerce ürünümüz bulunuyor: Kitap ayracı, rozet, kalem, namaz seti, anahtarlık, çanta, kupa, magnet, defter, tişört… Hayırseverler bu ürünlerden alarak hem hayra dair bir hatıraya sahip oluyorlar hem de yetimhaneye bir tuğla koyuyorlar.

Bununla birlikte aylık 10-20-30-50 veya 100 TL bağış yapan gönüllülerimizle iyilik halkaları oluşturuyor, yetim çocuklara düzenli olarak yetim sponsorluk halkaları kapsamında destek oluyoruz.

Dönemsel olarak da İstanbul’da gıda kartı ve bayramlık yardımında bulunuyoruz. Önümüzdeki Kurban bayramında her bayram olduğu gibi yüzlerce çocuğa bayram neşesini yaşatmaya niyetliyiz. Hayırseverler 90 TL ile bayramlık, 80 TL ile gıda kartı yardımında bulunabilirler.

  • Siz Londra’da yaşıyorsunuz. Londra’dan derneğin yönetimi biraz güç olmuyor mu? Ayrıca yurtdışından yaptığınız iş nasıl görünüyor?

Yaklaşık 2 yıldır Londra’da ikamet ediyorum. Şu anda dernekte fiziken var olamasam da internetin imkanlarını kullanarak elimden ne gelirse yapmaya ve görevlerimi yerine getirmeye çabalıyorum. Yönetim kurulundaki arkadaşlarımın hepsi çok kıymetli insanlar. Sağ olsunlar, onlar da sahada koşturmak ve ellerinden ne gelirse ortaya koymak için gayret sarf ediyorlar. Arkadaşlarımla gün içerisinde sürekli bağlantı halindeyim. İyi niyetle ve uyumla hareket ettikten sonra mekânın pek de bir önemi kalmıyor.

Londra’da genelde yanımda kitap ayraçlarımızı taşıyorum ve tanıştığım insanlara projeyi anlatıyorum. Genel olarak çok ilham verici görüyorlar, güzel temennilerde bulunuyorlar ve hemen birkaç ayraç alarak destek olmak istiyorlar. İşi bir tık ileri götürüp projeyi kendi ülkesine taşımak ve arkadaşlarıyla çalışmalar yapmak isteyenler de oldu.

  • Biraz da sizi tanıyalım. Boğaziçi Üniversitesi mezunusunuz, animasyonla uğraşıyorsunuz. Nerelisiniz? Dernek faaliyetleri dışında nelerle meşgul oluyorsunuz?

Aslen Kastamonuluyum. Boğaziçi Üniversitesi’nde matematik öğretmenliği bölümünü bitirdikten sonra yüksek lisansımı yapmak için İngiltere’ye geldim. University of the Arts London’da Animasyon bölümünde eğitimimi tamamladım ve burada kendi işimi kurdum. Dernek faaliyetleri dışında çocuklara yönelik hazırladığım, animasyon, illüstrasyon, tasarım ve müzik projelerimle ilgileniyorum ve dersler veriyorum.

  • Kitap Ayracı Projesi’nden önce de herhangi bir sosyal sorumluluk girişiminin içinde yer almış mıydınız?

Üniversite öncesinde bireysel çalışmalarım olmuştu ama Kitap Ayracı Projesi kadar organize ve sürekliliği olan çalışmalar değildi. Böylesi bir çalışma birdenbire ortaya çıkan bir şey değil. Bazı şeylerin birikmesi ve tecrübe edilmesi gerekiyordu. Özellikle öğrencilik yıllarında çok fazla boş vakit oluyor. Benimkisi bir şekilde insan olmanın hakkını verme çabasıydı. Güzel dualar ve girişimler, yolu güzel insanlarla kesiştirince, iyilik, kelebek etkisi yapıyor ve bereketle yeryüzüne yayılıyor. Son nefese kadar benim de ailemin de dostlarımın da iyiyi konuşan, iyiyi yapan ve iyiliğe çağıran insanlardan olmamızı temenni ediyorum.

16.08.2017

Search by Tags
Recent Posts
bottom of page